Oy Hakkı Nedir?

Oy Hakkı Nedir?

Seçme, kabul etme ve reddetme gibi tercihleri içeren bir irade açıklaması anlamında oy kavramının temelinde ‘oy hakkı’ bulunmaktadır. Kullanımına ilişkin olumlu ya da olumsuz temel şartların genellikle ilgili ülkelerin anayasalarında belirlendiği oy hakkı, seçim kavramının temelini oluşturmaktadır

Oy Hakkının Şartları

Seçme, kabul etme ve reddetme gibi tercihleri içeren bir irade açıklaması anlamında oy kavramının temelinde ‘oy hakkı’ bulunmaktadır. Kullanımına ilişkin olumlu ya da olumsuz temel şartların genellikle ilgili ülkelerin anayasalarında belirlendiği oy hakkı, seçim kavramının temelini oluşturmaktadır. Türkiye’den örneklendirmek gerekirse, 1982 Anayasasının 67. Maddesinde düzenleme altına alınan içeriği ve buna ilaveten ‘genel oy’ ilkesine dayanan bir sistem çerçevesinde oy hakkının bir dizi şartları kapsamında bir
düzenleme mevcuttur. Sözü edilen bu şartları olumlu/olumsuz olmak üzere ikili bir kategorizasyona tabi tutmak mümkündür. Bu kapsamda oy hakkının üç olumlu şartından söz edilebilir ki bunlar, ‘vatandaşlık’, ‘yaş’ ve ‘seçmen listesine kayıtlı bulunmak’ şeklinde ifade edilebilir. Oy hakkına sahip bulunmanın olumsuz nitelikteki şartları ise, literatürde genel olarak ‘ehliyetsizlik’ ve ‘liyakatsizlik’ biçiminde ele alınmaktadır (Gözler, 2020: 196-197).

Oy Hakkının Demokratik İlkeleri

Seçimlerin demokratik usul ve yöntemlere uygun biçimde ve adil olarak yapılabilmesi bağlamında devletlerin uygulaması gereken bazı seçim ilkeleri bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’de 1982 Anayasasının 67. Maddesi çerçevesinde Devletin, “Anayasa’da belirlenen seçim ilkelerine uygun ve uygulanabilir nitelikteki tedbirleri alması gerekir.” Bu konu Anayasa Mahkemesinin 2008/113 sayılı kararıyla da düzenleme altına alınmıştır. Burada, gerek işaret edilen düzenleme çerçevesinde Türkiye ve dünyada seçimlerde göz önünde bulundurulması gereken belli oy hakkının demokratik ilkeleridir.

Genel Oy İlkesi

Genel oy ilkesi, demokrasilerde temsilcilerin seçimi bağlamında, makul ve zorunlu sınırlamalar dışında herkesin seçimlere katılıp, oy kullanabilmesini ifade etmektedir. Örneğin Türkiye’de, Anayasa tarafından getirilen oy kullanmanın şartları kapsamındaki sınırlamalar ve kısıtlamalar dışında4 bulunan herkes oy hakkını kullanabilmektedir. Tarihi süreç içerisinde, modern demokrasilerdeki içeriğine ulaşıncaya kadar geçen zaman diliminde, genel oy hakkı ile ilgili olarak birtakım sınırlamalar ve kısıtlamalar yaşanmıştır. Doğrudan ya da dolaylı olarak, cinsiyet, ırk, renk, eğitim, vergi ödeme vb. ayrımlar gözeterek uygulanan bu sınırlamalar zaman içerisinde giderek azalmış ve çağdaş demokrasilerde bugünkü anlamıyla genel oy hakkı ilkesine ulaşılmıştır. Günümüzde genel oy ilkesine, istisnai nitelikte bazı zorunlu sınırlamaların getirilmesini oy kullanmanın bu demokratik ilkesine aykırı olarak değerlendirmemek gerekir. Örneğin fiil ehliyeti kapsamında getirilen bir sınırlama, makul veya zorunlu bir sınırlama olarak oy kullanma hakkının meşru istisnalarından birisini teşkil etmektedir (Derdiman, 2011: 148-149). Günümüzde özellikle Avrupa’da yaygın eğilim, bu meşru istisnaların bile giderek azaltılması ve genel oy hakkı ilkesinin daha etkin uygulanması yönündedir. Örneğin bazı ülkeler bu bağlamda vatandaşlık şartı ile ilgili kısıtlamaları bile
kaldırma yönünde adımlar atmaktadır.

Eşit Oy İlkesi

Eşit oy ilkesi, herhangi bir seçmenin yalnızca tek oy kullanma hakkına sahip olmasını ifade etmektedir. Oy hakkının eşitliği ilkesinin yerleşmesi ile birlikte oy ile çıkarların temsili anlayışından, kişilerin temsil edilmesi sürecine geçilmiştir. ‘Bir kişi, bir oy’ cümlesiyle özetleyebileceğimiz eşit oy ilkesine göre, her bir seçmen, sandıkta yalnızca tek oy pusulası kullanabilir ve kullandığı bu oy, tüm diğer oylarla eşit değerdedir (Gözler, 2020: 198-199). Gerçekte de oy değerinde eşitsizlik, demokrasinin doğasıyla bağdaşmaz. Bu anlamda eşit oy ilkesi, genel oy ilkesinin meşru sınırlarından birisini teşkil etmektedir. Günümüzde eşit oy ilkesinin demokrasinin kendisi açısından bir paradoksa dönüşebileceği, çoğunluğu elde edenlerin demokrasiyi de tehdit edebileceği ya da onun doğasına aykırı hareket edebilecekleri yönündeki kimi yaklaşımlar dile getirilmekle birlikte, bunların varsayımsal düzeyde kaldığı ve asıl böyle bir anlayışa dayalı pratiğin demokrasinin özüyle bağdaşmayacağı ifade edilebilir. Zira eşit oy, halk iradesinin tezahüründe herkese aynı değerin atfedilmesi anlamını taşımaktadır. Bunun ötesindeki kısıtlamaların demokrasinin özü bağlamında uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Zaten günümüzde demokrasinin bütün kurumlarıyla
yerleşmesi sürecin en temel ilkesi olarak eşit oy ilkesi genel bir kabul görmektedir.

Oy Kullanmada Serbestlik İlkesi

Oy kullanmada serbestlik ilkesi hem tercihte serbestliği (serbest oy ilkesi) ve hem de seçime katılmada serbestliği (mecburi oy- ihtiyari oy ilkesi) içermektedir. Kişilerin seçime katılanlar içerisinden oy verilebilir nitelikte buldukları bir alternatife oy verme hususundaki serbestiyetini ifade eden tercihte serbestlik ilkesi, uygulamada gizli oy ilkesi imkânı ile realize olmaktadır. Serbest oy kullanmayı ifade eden seçimlerin serbestliği ilkesi, seçmenlerin kat’i şekilde cebir, telkine ve baskıya tabi tutulmamaları ve bu şekilde oy kullanabilmelerini anlatır (Özbudun, 2011: 63).

Diğer taraftan serbest oy, kişilerin oy hakkını kullanma ya da kullanmama hususundaki tercihlerini, bu konudaki serbestiyetlerini ifade etmektedir. Bunun karşısında yer alan bir uygulama olarak zorunlu oy ise, seçmen açısından oy kullanmaması halinde bazı yaptırımlar getirmektedir. Bugün birçok ülkede, zorunlu oy yaygın olarak uygulanmaktadır. Oy kullanmanın bir hak değil görev olduğu anlayışını içeren milli
egemenlik teorisinin yanında, halk egemenliği teorisine göre oy kullanmak bir hak niteliğini haizdir. Literatürdeki tartışmaların ötesinde, oy kullanmanın zorunlu hale getirilmesiyle gözetilen kamu yararının, oy kullanmama hakkının dayandığı kamu yararından daha üstün olduğunun altını çizmek gerekir. Kamu hukukunda kendisine yer bulan ‘üstün kamu yararı’ kavramı bağlamında, seçimlere katılmamanın, oy hakkından feragat etmek anlamında genel oy ilkesine de aykırı olabileceği ifade edilebilir (Derdiman, 2011: 154).

Gizli Oy- Açık Sayım ve Tasnif İlkesi

Oy hakkının gizliliği ya da diğer bir ifade ile gizli oy, seçmenin kendisinin dışında hiçbir kimsenin oy tercihine vakıf olamamasını ifade eder. Seçmen tercihinin her türlü baskıdan uzak bir şekilde tezahürü bakımından bu ilke oldukça önemlidir. Bu anlamda gizli oy, seçim serbestliğinin bir gereği olarak değerlendirilebilir ki günümüzde demokrasinin temel parametrelerinden biri olarak ele alınmaktadır. Açık sayım ve döküm, diğer bir ifade ile tasnif ise, seçimde kullanılan oyların aleni olarak sayım ve dökümünün yapılması anlamına gelmektedir. Bu ilke, seçmenin iradesinin sonradan değiştirilememesini yani seçimin dürüst olarak yapılmasını temin eden bir ilkedir (Özbudun, 2011: 64). Bu nedenledir ki oyların sayım
ve dökümü bir sandık kurulu yönetiminde ve huzurunda gerçekleştirilir. Aleniyet ilkesi çerçevesinde yapılan bu tasnif işlemi seçimlerin dürüstlüğü ve güvenilirliği açısından son derece önemlidir. Örneğin Türkiye’de 1950 seçimleri öncesinde seçim kanunları içerisinde böyle bir kural konmamış, açık sayım ve döküm ilkesine yeterince uyulmamıştır (Tanör, 2004: 347). Gerçek anlamda çoğulcu bir seçim uygulamasının 1950 sonrasında hayata geçirildiği söylenebilir.

Bireysel Oy İlkesi

Oy kullanma hakkının bireysel olması, seçim ve tercihte bulunma hakkının bizatihi şahsa bağlı olması ve başkası aracılığıyla kullanılamayacağı anlamına gelmektedir. Bu ilke ile, oy kullanmada temel birim birey olarak kabul edilmekte ve seçim hakkının bireylere sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğuna işaret edilmektedir. Vatandaşlık bağı üzerinden, bağlı olduğu siyasal topluluğun bir üyesi olarak herkese sadece bir tek oy hakkı verilmektedir. Bunun anlamı, burada temsil edilenin bir takım sosyal topluluklar olmadığı, aksine direkt olarak bireyi ifade ettiğidir. Oy vermede bireysellik bağlamındaki ilke, 1789 Fransız İhtilalinin
beraberinde getirdiği temel ilkelerden birini oluşturmaktadır (Gözler, 2020: 200).

Şahsi Oy İlkesi

Oy hakkı kullanmadaki kişisellik özelliği yani şahsi oy ilkesi, oy kullanacak şahsın şahsen sandık başına gitmek suretiyle oyunu bizzat kendi eliyle kullanması manasını taşımaktadır. Bu ilke mucibince, herkes kendi oyunu kendisi kullanmak zorundadır, başkası vasıtasıyla kullanamaz. Genel ilke, şahsın oyunu bizzat kullanması yönünde olmakla birlikte, farklı ülkelerde bazı hallerde bu kuralın istisnaları görülebilmektedir. Mümkün olan en çok vatandaşın seçimlere iştirakini temin etmek ve seçme hakkını kullanmalarını sağlamaya matuf olarak dünyada bir dizi usul ve yöntemler geliştirilmiştir. Örneğin ABD ile Almanya, Fransa gibi bazı Avrupa ülkelerinde oyun kullanıldığı gün belli sebepler ve engeller dolayısıyla oy
kullanamayan seçmenlerin gıyabında oy kullanmalarına imkân tanınmaktadır (Soysal, 1986: 162). Yine, son dönemde seçmenlere postayla oy gönderme kolaylığı sağlayan uygulamaların da benimsendiği görülmektedir (Karamustafaoğlu, 1970: 144). Özellikle son yıllarda bilişim teknolojilerinde yaşanan çok hızlı ve baş döndürücü gelişmeler, oy kullanma usul ve yöntemleri bağlamında yeni alternatifleri ve araçları (internet, posta vb.) gündeme getirmekte, kullanma imkânı sağlamaktadır.

Doğrudan Oy İlkesi

Doğrudan oy sisteminde, seçmenler bizzat ve direkt, aracısız olarak temsilcilerini seçerler. Dolaylı oy (iki dereceli seçim) uygulamasında ise seçmenler, birinci seçmenler ve ikinci seçmenler olarak ikili bir ayrıma tabi tutulur. Seçimin iki aşamada yapıldığı bu sistemde, ilk evrede birinci seçmenler tarafından ikinci seçmenler seçilir. Sonraki aşamada da ikinci seçmenlerce milletvekilleri seçilir. Günümüzde artık genel olarak tek dereceli seçim ilkesi kabul görmüştür (Gözler, 2020: 199).

Seçime İlişkin Uyuşmazlıklarda Yargısal Çözüm İlkesi

Adaylıktan oy vermeye ve tasnif işlemlerinden seçim neticesinin açıklanmasına kadar, seçim sürecindeki işlemler hususunda uyuşmazlık vuku bulması durumunda, söz konusu hukuksuzluk iddialarının çözüm mercii olarak yargı mercilerini kabul eden bu ilkenin amacı, seçimlerin serbestliğini ve dürüstlüğünü temin etmektir. Zira, yargı denetiminin bulunmadığı bir sistemde seçimlerin serbest ve dürüst bir biçimde yapılıp yapılmadığı hususunda şaibe ve şüphe ihtimali her zaman mevcuttur.

Demokrasi ve Seçim Makalesi

Kaynak: Dergi Park

About Author

fatih

1 Comment

Comments are closed.